'' Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!" demiş.
Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalanlara
Birisi:
- ''Bir kuş aslanı kapip yuvasına götürdtü." demiş.
Padişah:
- ''Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kapti mı götürür tabii!"
Diğeri:
- "Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!" demiş.
Padişah:
- "Ülkenin kralı pencereden aşağı bakınırken tacini düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eseğin başına geçmiş. Tabiiki taç kimin başında ise kral odur." demiş.
Başkası
- ''Padişahim ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri geldi!" demiş.
Padişah:
- "Senin ok bir ağacn üstüne düşmüştür. Ağaç sonbaharda yapraklarını dökünce takılacak yer kalmayinca yere düşmüştür."
Böylece, padişah her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün bir Kayserili gelmiş:
- "Padişahim sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Onu şimdi geri almaya geldim.
- '' Yalandır dersen ödülümü ver, ''
- '' Yalan değil dersen borcunu öde!"
0 yorum:
Yorum Gönder